ORTAK AKIL-ANTAKYA’DAN KAMUOYUNA DUYURU
15 Mayıs 2024
6-20 Şubat depremlerinde ağır hasar alan Hatay’ın yeniden imarı kapsamında 30 Nisan ve 8 Mayıs 2024 tarihlerinde gerçekleştirilen proje tanıtım etkinlikleri kamuoyunda olduğu kadar şehir planlama ve mimarlık camiasında da tartışmalara neden oldu. Bu vesileyle Platformu’muzun hedefleri ve afetzede vatandaşlarımızın sorunlarının giderilmesi bakımından önemli gördüğümüz bazı hususların hatırlatılmasında yarar görüldüğü için bu bildirinin kamuoyu ile paylaşılmasına karar verilmiştir.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen bilgiye göre Hatay’daki yaklaşık 150 bin hak sahibinin konut ve işyerinin inşası ivedilikle çözülmesi gereken bir ihtiyaçtır. Ancak bu sorunun çözümü için geçtiğimiz yıllarda benzerleri defalarca denenmiş, sosyal ve ekonomik açıdan olumsuz sonuçlarına tanık olduğumuz yöntemlerin dışında farklı modeller denenmesi gerektiği de açıktır. Antakya 2300 yıllık köklü tarihe sahip katmanlı bir şehirdir. Bu tarihi miras sadece Asi Nehri’nin doğusunda kalan ve bugün Riskli Alan ilan edilen bölge ile sınırlı tutulamaz. Şehrin bütününün kapsayıcı bir bakışla ele alınması gereklidir.
8 Mayıs tarihli tanıtımda sunulan projelerden anlaşıldığı kadarıyla Antakya’nın modern dönemde gelişen ve depremde büyük oranda yok olan yerleşim alanlarında on binlerce konut ve işyerinin birkaç çeşit tip bloğun tekrarına dayanarak tek seferde inşa edilecek olması meslek çevrelerinde olduğu kadar kamuoyunda da endişeyle karşılanmıştır. Geçici barınma alanlarında ve göç ettikleri şehirlerde yaşayan halkın acil ihtiyaçlarını hızla çözmek için atılan bu gibi adımların gelecekte daha büyük sorunlar doğurma ihtimalini geçmiş tecrübelerimiz bize gösteriyor. Antakya gibi köklü bir şehrin daha ihtimamlı bir müdahaleye ihtiyacı olduğunu akılda tutmalıyız. Gülderen ve Dikmece gibi şehir merkezinden kopuk mevkilerde inşaatı devam eden deprem konutlarının kentsel donatı eksikleri, bu sitelerin şehre nasıl entegre olacağı, gerçek ihtiyaç sahiplerinin bu sitelerde yaşayıp yaşayamayacakları gibi sorular akılları kurcalarken aynı yöntemin merkezde çok geniş bir alana yayılması endişeleri artırmaktadır.
Öte yandan şehrin merkezinde Pilot Proje Alanı olarak adlandırılan bölge için geliştirilen ve 30 Nisan’da davetlilere tanıtılan mimari projelerin temin edilme sürecinin de sorunlu olduğu belirtilmelidir. Söz konusu alanda yaşayan mülk sahiplerinin bilgileri bile olmadan yürütülen bir proje sürecinin arzulanan sonuçları yaratması güç olacaktır. Yasadışı yapılaşma ve gecekondu bölgelerinin kentsel dönüşüm süreçlerinde bile mahalle sakinlerinin söz sahibi olması için imkanlar sağlandığı bilinmektedir. Bu projelerin temin sürecinde ise mülk sahiplerinin ne ölçüde temsil edildiği, taleplerinin dinlendiği bilinmemektedir. Depremden önce bu alanda yaşayan kiracılardan kimsenin söz etmediğine de mutlaka işaret edilmesi gerekir. Mimari projelerin somut başarı kriteri genel geçer beğenilerle değil, bizzat o mekanları sahiplenecek kişilerin taleplerini ve ihtiyaçlarını karşılamasıyla ölçülür. Şayet bu alanın sahipleri belliyse program oluşturulurken onların taleplerini dikkate almak öncelikli görevlerden biri olmalıydı. Basına açık toplantılarda sıkça dile getirilen “1 anahtara karşı 1 anahtar” sözü mimari programın tek kıstası olamaz.
Hem Pilot Proje Alanı’nda hem de dıştaki halkada inşaat süreçlerinin sonucunda ortaya çıkacak konut ve işyerlerinin ödeme koşullarındaki belirsizlikler üzerinde durulması gereken bir başka konudur. Belki de tarihimizde benzeri görülmemiş bu devasa gayrimenkul operasyonunun finansman koşulları, sürecin nasıl denetleneceği gibi konular en az sonuçların başarısı kadar meçhul görünüyor.
Hatay’ın ve Antakya’nın kamu tarafından ivedilikle karşılanması gereken çok sayıda öncelikli ihtiyacı vardır. Geçici barınma koşullarının iyileştirilmesi, her yağmurun sele dönüşmesine neden olan altyapı sorunlarının çözümü, şehir şebekesinin yenilenmesi, yol ağının altyapıyla birlikte ihyası, sağlık ve eğitim tesislerinin yenilenmesi, sosyal bağların yeniden filizlenmesini sağlayacak spor ve kültür mekanlarının geliştirilmesi, şehrin iktisadi ve ticari canlanmasını sağlayacak desteklerin ve tedbirlerin alınması akla gelen ilk maddelerdir. Öte yandan bu tür kararları da içeren bütüncül planlama kararlarının daha sağlıklı koşullarda alınabilmesi için yerelde özerk bir şekilde çalışan, kolay erişilebilir bir planlama ofisinin kurulması da yine öncelikli ihtiyaçlardan biri olarak mutlaka dile getirilmelidir. Hatay’ın geleceği için katkı koymayı amaçlayan meslek odaları, sivil toplum örgütleri ve vakıfların bu tür bir kamusal planlama ajansının varlığında daha etkin bir şekilde çalışabilecekleri açıktır.
Ortak Akıl-Antakya Platformu olarak Hatay’da yaşam koşullarının mümkün olan en kısa sürede iyileştirilmesi için atılan her adımı kıymetli bulduğumuzu, Hatay halkı için çaba gösteren ve katkı koyan kişi ve kurumlara desteğimizi gönüllü bir şekilde sunmaya hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.
Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.
Ortak Akıl-Antakya Platformu
ANTAKYA ŞEHİR MERKEZİNDE REZERV YAPI ALANI İLANI HAKKINDA KAMUOYUNA DUYURU
5 Aralık 2023
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Kentsel Dönüşüm Başkanlığı, Bakanlık makamına gönderdiği 14 Kasım 2023 tarihli kararla, 6 Şubat ve 20 Şubat 2023 depremleri ile neredeyse yok olmanın eşiğine gelen Hatay’ın Antakya ve Defne ilçelerinde 207 hektarlık bölgeyi Rezerv Yapı Alanı ilân ettiğini duyurdu. Kararın, 9 Kasım’da Resmî Gazete'de yayımlanan ve kentsel dönüşüme yönelik düzenlemeler içeren “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”a dayandırıldığı belirtiliyor. Kamuoyunda “kentsel dönüşüm yasası” olarak bilinen 6306 Sayılı Kanun’un tartışılmalı uygulamaları ile gündeme geldiğine sıklıkla tanık oluyoruz. Hal böyle iken Rezerv Alan yasası uygulamada idarenin yetki alanını daha da genişlettiği gibi hukuki denetim ve itiraz imkanlarını da iyice zorlaştırıyor. Bakanlığın yayımladığı resmi “olur” yazısının ardından, Antakya’nın yakın dönemde literatürümüze giren Rezerv Alan teriminin somutlaşacağı en görünür uygulama sahası haline geleceği anlaşılmaktadır.
Bu güncel gelişmeler kısa bir değerlendirmeyi ve önerilecek yeni bir yol haritasını kamuoyu ile paylaşmamızı gerekli hale getirmiştir.
“Rezerv Alan” kararı Antakya’nın merkezinde geniş bir alanda mülkiyet dokusunun tümüyle silinmesine neden olacak riskli bir uygulamadır. Kentlinin mülkiyetten doğan haklarının askıya alınması sadece metrekare ve maliyet hesapları ile muhasebesi yapılabilecek bir kazanç-kayıp meselesi değildir. Bu sert hamle Antakya’nın yeniden ayağa kaldırılması sürecinde kentlilerin özgür birer aktör olarak rol almasına engel olacak ve onları pasif birer müşteri haline getirecektir. Oysa kentin yeniden ayağa kalkması, canlı ve yaşayan bir kent dokusunun oluşması ancak kentlilerin özgür birer oyuncu olarak aldıkları kararlar ve eylemlerle mümkündür. Kamu idaresi ve planlama sürecinden sorumlu otoritenin mülk sahipleri ile yetinmeyip bölgede yaşayan kiracıları da kararlara dahil etmenin yollarını araştırması gerekirken mülk sahiplerini bile sürecin dışında bırakacak kararlar alması sonuçları kestirilemeyecek kadar büyük bir hasara neden olabilir.
Antakya 2300 yıllık geçmişi olan bir şehirdir. 6 ve 20 Şubat depremleri ile ardından hoyrat bir şekilde yürütülen enkaz kaldırma çalışmaları sonucunda şehrin organik dokusu neredeyse bütünüyle tahrip olmuş durumdadır. Antakya’yı canlı ve yaşayan bir şehir olarak yeniden ayağa kaldırmak bu şehrin köklü tarihinin bizim omuzlarımıza yüklediği büyük bir sorumluluktur. Bu ağır sorumluluğun bilinci ile hareket etmeli ve şehri yeni bir deney alanı haline getirecek büyük ölçekli hoyrat müdahalelerden kaçınılmalıdır. Önümüzde duran çetin problemi hakkettiği derinlikte ele almak zorundayız. Şehir mimarların ve uzmanların yan yana gelerek tek seferde projelendirme yoluyla üretemeyecekleri kadar kompleks ve çok katmanlı bir sistemdir. Öncelikle bu kompleks yapının oluşmasının zorluğunu anlamamız gerekiyor. Yakın dönemdeki uygulamalar büyük ölçekli müdahalelerin şehir dokusu üretmek için doğru bir yol ve yöntem olmadığını bize defalarca gösterdi. Yöntemi ve düşünme şeklimizi değiştirmemiz gereklidir. Antakya tarihi geçmişi olmayan bir uydu kenti değildir. Köklü bir mazisi olan, depremler, fetihler ve yağmalarla defalarca yıkılmış olsa da aynı yerde yeniden hayata dönmeyi başarmış bir şehir hakkında düşündüğümüzün bilincinde olmalıyız. Antakya’nın yeniden ayağa kaldırılmasını basitçe bir gayrimenkul geliştirme veya depremzedeye konut sağlama süreci olarak ele alamayız.
Bu bağlamda yeni yol haritası için önerimizi aşağıda maddeler halinde kamuoyunun görüşlerine sunuyoruz:
1. Rezerv Alan kararı iptal edilmeli ve şehir merkezinin yeniden ayağa kaldırılması için Antakyalıların asli aktör olacakları yeni bir yol haritasının ortaya konacağı ilan edilmelidir.
2. Antakya’daki planlama faaliyetlerin yürütülebilmesi için yerel ve merkezi idarenin iş birliği ile özerk bir planlama ve koordinasyon ofisi kurulmalıdır. Ağustos ayında resmen kurulan Hatay Planlama Merkezi (HPM) bu planlama ofisi için bir çekirdek görevi görebilir. Ancak fiilen süreci yürüten merkezi idare ile iş birliği içinde olmadan bu ofisin etkin ve verimli olması mümkün değildir. Platformumuz HPM veya HPM’nin çalışma yönetimini benimseyen resmi ofislerle açık iş birliği yapmaya, her türlü konuda destek olmaya hazırdır.
3. Özerk planlama ofisi şehirlilerin özgür birer aktör olarak yürütecekleri müzakere zeminini kuran bir platform olarak çalışmalıdır. Şehir esasen şehirlilerin açık veya örtük müzakeresi üzerine kuruludur.
4. Planlama ofisinde yürütülen bütün görüşmeler kayıt altına alınmalı ve kamuoyu ile açık ve şeffaf bir şekilde paylaşılmalıdır. Depremin ardından şehir dışında yaşamak zorunda kalan Antakyalıların süreci aktif bir şekilde takip etmesinin yollarını sunmak planlama organizasyonunun en önemli görevlerinden biridir.
5. Planlama ofisi sürecin etaplarını ve her etabın hedeflerini net bir şekilde kamuoyu ile paylaşmalıdır. Ani ve sık karar değişiklikleri ile geleceğin belirsiz bırakıldığı, yasanın uygulamayı takip ettiği fiili uygulamalara son verilmelidir.
6. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2021 yılında onaylanan İl Afet Risk Azaltma Raporu’nun depremin yeni verileri doğrultusunda ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi ve sonuçların resmi bir raporla kamuoyu ile paylaşılması ilk etapta atılması gereken adımdır.
7. Kamunun gücü ve kapasitesi evini ve işyerini yeniden inşa etmek isteyenler için standartlar, müzakere zeminleri, kayıt ve arşiv hizmeti, teknik kolaylık, mali yardım projeleri temin etmek için kullanılmalıdır. Şehirlinin imkanları ve kudreti desteklenmeli, onlara içinde hareket edecekleri bir strateji çerçevesi sağlanmalıdır. Şehri kuracak ve yaşatacak olan, ayağa kaldıracak ve mekanlara hayat verecek olan onlardır. Onların yerine evlerini ve konutlarını inşa etmek bir çözüm olamaz, onların kendi ihtiyaçları doğrultusunda yüksek standartlı çözümlere ulaşmasını sağlamak kamu idaresinin asli görevidir.
8. Enkaz kaldırma sürecinde de tanık olduğumuz sahadaki müdahale tekeli mutlaka kırılmalıdır. Uygulama ve müdahale sorumluluğunu üstlenen aktörler çeşitlenmeli ve şehirlinin alternatiflere ulaşması kolaylaştırılmalıdır.
9. Çok uzun süreli bir inşaat sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için Antakya’ya yakın lojistik imkanları olan konumlarda yeni yapı teknikleri ve yapı malzemelerinin üretileceği tesisler kurulmalıdır. Depreme karşı dirençli yenilikçi yapım tekniklerinin deneneceği, tecrübeli yapı ustalarının yetişmesi için bir Yapı Akademisinin kurulması uzun vadeli stratejik bir hamle olacaktır.
10. Kooperatif ve benzeri örgütlenme modelleri halka sunulmalı ve bu modellere katılım özendirilmelidir. Bu tür örgütlenmelerin ulusal ve uluslararası kurumlardan finansman desteği alabilmesi için yol ve yöntemler sunulmalıdır.
11. Geçici barınma alanlarının yaşam kalitesinin artırılması için çözümler önerilmelidir. Deprem bölgesine destek olmak için gönüllü hizmet vermeye hazır tasarımcı ve mimarların asıl yararlı olabilecekleri alan burasıdır. Bu konuda seferber edilmeye hazır büyük bir kaynak olduğu anlaşılıyor, doğru ve etkin bir şekilde kullanılması için yollar araştırılmalıdır.
12. Ortak Akıl-Antakya Platformu olarak Antakya’nın yeniden ayağa kalkması için çalıştığımız bu süreçte yerelde etkinliğimizi artırabilmek ve yerel sivil toplum örgütleri ile daha aktif iş birlikleri kurabilmek için OAA merkez ofisimizi Antakya’da konumlandırma kararı almış bulunmaktayız. Bu doğrultuda kurmuş olduğumuz OAA Antakya Ofis’i 1 Aralık 2023 tarihi itibariyle Antakya Kültür ve Tarih Vakfı’na da ev sahipliği yapan ve detayları belirtilen adreste resmi olarak faaliyete geçmiştir. Ofisimiz platformumuza ait bir çalışma alanı olmanın yanı sıra, yerel katılımcılar ve kentliler için de bir buluşma noktası olması amacı ile kurulmuştur.
Antakya için şu an öncelikli ihtiyacımız içinde bulunduğumuz şartları gözeten yeni bir yol haritası oluşturulmasıdır. Kamu idaresinin ayrıntılı yol haritasını içeren bir strateji belgesini depremin ardından hızlı bir şekilde hazırlayarak kamuoyu ile açık ve şeffaf bir şekilde paylaşması gerekirdi. Ortak AkılAntakya Platformu olarak bu çok önemli eksiği telafi etmek üzere yukarıda ana hatları ile tarif edilen hedefler doğrultusunda daha ayrıntılı bir strateji belgesini hazırlayarak kamuoyu ile paylaşacağımızı duyurmak isteriz.
ORTAK AKIL - ANTAKYA
Niyet Beyanı | Mart 2023
6 Şubat 2023 tarihli depremlerin neden olduğu yıkımın ilk şoku etkisini yavaş yavaş yitirirken, afet bölgelerinde şehirlerimizin nasıl yeniden ayağa kaldırılacağı sorusunun gölgesi hepimizin üzerine düşmüş görünüyor. Bu “hepimiz”in içinde sadece şehir plancıları, kentsel tasarımcılar, mimarlar, mühendisler, tarihçiler, sosyologlar, bilim insanları yok kuşkusuz. Başta yakınlarını, sevdiklerini ve şehirlerini kaybetmiş ve geleceğe endişe ile bakan bölge insanları olmak üzere bu ülkede onlarla kader birliği yapmış herkesin “hepimiz” tanımı içine girdiği söylenebilir.
Şehirleşmenin her alanıyla ilgili, başta anayasal kurallar olmak üzere tüm hukuki düzenlemeler ile etik değerlerin de ülke çapında yaygın ve sürekli biçimde hiçe sayılması, yıkımın boyutlarını tarihteki en büyüklerden biri haline getirdi. Resmi veya sivil, yüksek sayıda kişi ya da kuruluşu içine alacak geniş bir kesimin felaketin bu ölçülere ulaşmasında doğrudan veya dolaylı olarak sorumlu olması, önümüzde çözüm bekleyen çok katmanlı temel sorunlardan biridir.
Peki ama nasıl olacak?
Şehirlerimizin yeniden “ayağa kaldırılması” derken kastedilenin sadece bir imar sorunu olmadığını, hepimizin birlikte ürettiği bir sonuç olduğunu düşünürsek çözümün de kolay olmadığını anlarız. Zor ve karmaşık sorunların kolay ve mucizevi çözümleri olmadığını şehirlerimizin yakın tarihi bize göstermiş olmalı. İçinde bulunduğumuz şartların acil harekete geçmeyi zorunlu kıldığını, ancak telaşla atılacak adımların gelecekte daha büyük felaketlerin yolunu açacağını görüyoruz. Bir yerlerde zaten var olan hazır çözümlerin sorunlarımızı daha da içinden çıkılmaz hale getirdiğini, uzmanların kendi alanlarında yetkin olsalar da kimsenin bilmediği özel bir sırra sahip olmadığını, eğer bir çözüm olacaksa bunun ancak hepimizin elini taşın altına koyduğu bir platformda karşılıklı temas ile mümkün olabileceğini biliyoruz. Evet, nihai sonucu değil ama en azından çözüme bizi götürebilecek yolu birlikte kurmamız gerektiğini biliyoruz. İşte tam da bu bağlamda şehirlerimizin yeniden ayağa kaldırılması problemine kafa yoran bir gönüllüler grubu Ortak Akıl-Antakya adıyla bir araya geldi.
Sivil ve bağımsız bir platform olarak kurulan Ortak Akıl-Antakya’nın ana odağı depremlerde büyük hasar alarak neredeyse yok olmanın eşiğine gelen Antakya olacak. Şehrin geçmiş felaketlerin -kimi yer altında kimi yer üstünde- izlerini taşıyan katmanlı yapısı düşünüldüğünde Antakya’nın bu son depremin ardından şehirlerin yeniden canlandırılma çalışmaları için simgesel bir önemi olduğu söylenebilir. Antakya’da anlatılan eski halk hikayelerine kulak verirsek geçmişte 7 defa aynı akıbete uğradığı söylenen kentin bu felaket döngüsüne nasıl son vereceği sorusu Ortak Akıl-Antakya’nın ana problemidir. Ancak sürecin sonunda ortaya çıkacak yol haritasının farklı ölçeklerde benzer felaketlerin endişesini taşıyan bütün şehirlerimiz için de örnek alınabilecek bir model olacağını ümit ediyoruz. Zira bu çalışma şehirlerimizin yeniden imarı kadar bir deprem kültürünün inşası için de örnek sunabilir.
Sivil ve bağımsız bir platform olarak kurulan Ortak Akıl-Antakya’nın hedefi çok katmanlı ve şeffaf bir katılım süreci ile nitelikli bir planlama çalışmasının ortaya konmasıdır. Antakya’nın fiziksel ve kültürel değerlerini veri olarak kabul eden, modern şehir planlama tarihinin tecrübelerini dikkate alan ve paydaşların katılımına açık bir süreç önerilmektedir.
Şehir planlama ve kentsel tasarımın son 50 yılı esnek ve açık planlama modellerinin bugünün karmaşık kent hayatımız için kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunu göstermiştir. İnsanlık tarihinin en somut ve gözle görünür izlerini oluşturan şehirlerimizi hepimizin ortak eylemlerimizle birlikte inşa ediyoruz.
Bu bağlamda Ortak Akıl-Antakya adıyla yola çıkan platformun uzmanlar, yerel halk, sivil toplum örgütleri ve diğer aktörlerin katılımına/katkısına açık olduğunu beyan ederiz. Bu davet katkı koymak isteyen “hepimiz” içindir.
Gruplar
Danışma Kurulları
OAA Danışma Kurulu
Deprem Kültürü İnşası Kurulu
Alt Çalışma Grupları
1. Arkeoloji ve Kültür Mirası Çalışma Grubu
2. Deprem, Zemin ve Afet Çalışma Grubu
3. Ekonomik Fırsatlar Çalışma Grubu
4. Eğitim Çalışma Grubu
5. İletişim Çalışma Grubu
6. Kent Sosyolojisi ve Demografik Senaryolar Çalışma Grubu
7. Kültür ve Sanat Çalışma Grubu
8. Sağlık ve Toplum Rehabilitasyonu Çalışma Grubu
9. Sivil Toplum ve Kolektif Araştırma Çalışma Grubu
10. Spor ve Rekreasyon Çalışma Grubu
11. İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu
12. Tarım ve Kırsal Faaliyetler Çalışma Grubu
13. Turizm ve Gastronomi Çalışma Grubu
14. Ulaşım ve Altyapı Çalışma Grubu
15. Veri Toplama, Coğrafi Bilgi Teknolojileri ve Analiz Çalışma Grubu
16. Hukuk ve Yönetmelikler Çalışma Grubu
-
[E N G]
COLLECTIVE MINDSET - ANTAKYA
A Brief Statement | March 2023
While the first shock of destruction caused by the earthquakes of February 6, 2023, is gradually losing its effect, the shadow of a critical question has fallen on “all of us” about how to revitalize our cities in disaster areas. The term “all of us” does not only designate a group of professionals, i.e., urban planners, architects, engineers, historians, sociologists and social scientists, but also reflects the literal meaning of the word, all, especially the people of the region who lost their homes, relatives, friends and their cities.
The scale of destruction has become one of the largest in history due to the widespread and constant disregarding of all legal regulations, constitutional rules, and ethical values in all phases of urbanization processes. We should face this multi-layered problem and the extent of the disaster, for which many people and organizations are directly or indirectly responsible. This task is for all of us.
Later comes the question; how is it possible?
If we consider that “the revitalization of the cities” is not a question of how to reconstruct the buildings, but how to achieve the outcome of collective production, we can understand that the solution is more complex than it seems. The recent history of our cities shows us that difficult and complex problems do not have easy and miraculous solutions. We appreciate that the crucial conditions necessitate urgent actions, but it must be kept in mind that the decision made in haste will pave the way for greater disasters in the future.
We are quite sure that ready-made solutions make our problems even more inextricable, that the experts who are competent in their fields do not have a miraculous prescription for all problems, and that if there is a “solution”, it can only be possible as an outcome of a process after the mutual interaction on an open platform. Yes, we have no clear picture for the final result, but we clearly know that we need to establish the path, that can lead us to a “solution”, together.
In line with these preconceptions, a group of volunteers, willing to face the multi-layered problem of revitalizing our cities, came together under the name of Collective Mindset-Antakya.
As a civil and independent platform, the main focus of the Initiative will be Antakya, which is almost on the verge of extinction after being severely damaged by recent earthquakes. Considering the multi-layered historical structure of the city, which bears the traces of past disasters, Antakya has a symbolic importance for the revitalization of other demolished cities after these last earthquakes. According to the old tales of the local folk in Antakya, the city has suffered the same destiny 7 times in the past, which brings up the question of how the city will end this cycle of disasters, making it the main problem of Collective Mindset-Antakya.
Even though the focus is limited to Antakya, we hope that the methodological path that will emerge at the end of the process will be a model for all our cities that suffered from disasters at different scales. The collective work of the Initiative can provide an answer for establishing an earthquake culture along with revitalizing our cities.
The aim of Collective Mindset-Antakya is to present a comprehensive and well-based master plan study with a multi-layered and transparent participation process. We propose an open and collaborative process depending upon the physical and cultural values of Antioch and the experiences of modern city planning history.
The last 50 years of city planning and urban design practices have shown that flexible and open planning models are inevitable for the complex urban life of our contemporary world. It is a fact that the cities, as the most visible traces of human history, are constructed in physical and virtual spheres by the actions of all participants of our communities.
In this context, we declare that the Initiative, under the name of Collective Mindset-Antioch, is open to any contribution from experts, local people, non-governmental organizations and other actors willing to undertake the responsibility. This invitation is for “all of us”, who want to contribute.
Groups
Advisory Boards
CMA Advisory Board
Advisory Board for Developing Earthquake-Resilient Urban Culture
Collaborative Work Groups
1. Archeology and Cultural Heritage Group
2. Earthquake, Geology and Disaster Group
3. Economic Opportunities Group
4. Education Group
5. Communication Group
6. Urban Sociology and Demographic Scenarios Group
7. Arts and Culture Group
8. Healthcare and Community Rehabilitation Group
9. Non-Profit and Collective Research Group
10. Sports and Recreation Group
11. Climate Change and Sustainability Group
12. Agricultural and Rural Activities Group
13. Tourism and Gastronomy Group
14. Transportation and Infrastructure Group
15. Data Collection, Geographical Information Technologies and Analysis Group
16. Legal Issues and Regulations Group
ORTAK AKIL - ANTAKYA
GÖNÜLLÜLERİ VE DESTEKÇİLERİ
Abdullah Yıldız
Adem Sözüer
Ahmet Doruk Alkan
Akın Aydeğer
Algan Eray Zan
Ali Burç
Ali Güreli
Alişan Kayabölen
Alper İlki
Amina Rezoug Ayar
Andaç Özalp Dalva
Anna Maria Beylunioğlu
Arhan Kayar
Asaf Asfuroğlu
Asaf Cem Asfuroğlu
Aslı Gün Tosyalı
Aslı Özbay
Aslı Pasinli
Aslı Sekmen
Asu Aksoy
Avi Alkaş
Aydın Rüstemoğlu
Aydın Toksöz
Aygen Kalkavan
Aylin Gezgüç
Aylin Sayek
Aylin Şentürk
Ayhan Kara
Aysim Türkmen
Aytaç Çolakoğlu
Aytaç Ölkebaş
Aytaç Taşkın
Ayşe Yıkıcı
Barış Gönenç
Batya Kebudi
Bedia Ceylan Güzelce
Bekir Ağırdır
Bekir Atahan
Bengi Semerci
Bilge Çakır
Birsen Parlar Erkan
Buket Özcan
Burak Belge
Burak Pelenk
Burcu Arkan Durmaz
Buse Ceren Gül
Buse Uysaler
Bülend Ceylan
Bülent Deveci
Bünyamin Atan
Büşra Uysal
Can Şakir Binan
Can Okkalı
Cansu Dayan
Celal Abdi Güzer
Celal Karadoğan
Cem Yücel
Cengiz Ultav
Ceren Emir Behzatoğlu
Cihan Şehla
Çağlayan İnce
Defne Dursun
Deniz Aslan
Didem Muslu
Dilek Yönel Aydın
Duygu Uyar
Duygu Canan Bozcuk
Ebru Uygun
Ebru Yıldız
Ece Ceylan Baba
Ece Yükselen Bayram
Eda Yazkurt Pelenk
Elif Güleç
Elif Ovalı
Emel Gönenç Güler
Emre Arolat
Emre Can Dağlıoğlu
Emre Senan
Emir Çekmecelioğlu
Erkan Kambek
Esen Kesecioğlu
Esma Curavcı
Ezgi Özkoç
Fatih Altaylı
Fatma Genç
Fatma Özdoğan
Fazıl Üç
Ferah Poyraz
Ferda Bakay Saka
Ferda Keskin
Ferda Paksoy
Ferhan Geylan
Ferhan Kuseyrioğlu
Firuz Soyuer
Gazi Huri
Gaye Çevikel
Gonca Karakaş
Gonca Paşolar
Gökçen Kavuk
Gökhan Sözüer
Görgün Taner
Gülçin Dalkıç Melek
Gülgün Karabulut Demir
Gülsün Tanyeli
Hadice Nalçabasmaz
Hakan Boyacı
Haluk Görün
Hasan Çalışlar
Hatice Pamir
Hazal Sönmez
Hikmet Çinçin
Hülya Özbayram
Hüseyin Gülsoy
İbrahim Seyfittinoğlu
İlhan Tekeli
İlkay Canan Okkalı
İlker Kutsal
İrem Sertelli
İsmail Günal
İsmail Güzelmansur
Jülide Deniz Baydar
Kaya Demirer
Kelly Arystaghes
Kenan Güvenç
Kenan Kantarcı
Kenan Yurttagül
Kerem Piker
Kozma Sayek
Levent Çalıkoğlu
Levent Erden
Levent Kurnaz
Levent Tunal
Lora Baytar Çapar
Mansur Karakoç
Marina Levante
Mehmet Ali Yalçındağ
Mehmet Fehmi Bilge
Mehmet Göçmen
Melike Altınışık
Mert Fırat
Mert Nezih Rifaioğlu
Meryem Yücedal
Merve Eryılmaz
Mine Temiz
Mithat Rende
Murat Germen
Murat Güvenç
Murat Lostar
Murat Tabanlıoğlu
Mustafa Ali Yurdupak
Mustafa Dilek
Mustafa Hamdi Sayar
Mustafa Özçelik
Müjde Nur Rifaioğlu
Naci Görür
Nahide Ersoy
Nazlı Pınar Taşkıran
Nebil Gali
Nebil Seyfettin
Neslihan Dostoğlu
Nil Aynalı
Nil Büyükyazgan
Nil Memişoğlu
Nilüfer Baturayoğlu Yöney
Nora Kavukcu
Numan Tuna
Numan Velioğlu
Orhan Gürson
Osman Balaban
Ömer Bitargil
Ömür Tan
Ömür Yarsuvat
Övgü Keleş
Özge Öner
Özgür Deniz Emir
Özgür Ildır Öksüz
Özlem Atıl
Paul Butros
Pınar Lütfiye Alkan
Rabia Bakıcı Güreli
Rahel Butros
Remzi Can Karataş
Renee Saban
Reşat Kasaba
Rezzan Benardete
Ruti Cemal
Rüyet Sefercioğlu
Sabiha Asfuroğlu Abbasoğlu
Salih Güney
Saliha Şahin
Sani Levi
Sedef Eryurt
Selçuk Şirin
Sencan Burak Yardımcı
Senem Deviren
Serkan Koç
Sevde Altun
Sevim Aslan
Sevinç Atabay
Sıla Aykaç
Sibel Bozdoğan
Sibel Zandi-Sayek
Sinan Seyfittinoğlu
Suha Özkan
Süleyman Balyemez
Süleyman Kahraman
Şahizar Seber
Şerif Süveydan
Tacettin İnandı
Talat Yeşiloğlu
Tamer Gök
Tansu Doğan
Tarkan Ersubaşı
Tayfun Bayazıt
Toni Abdo
Tuğçe Tezer
Tülay Öcal
Uğur Tanyeli
Utku Cihan
Üstün Ezer
Yağmur Rıdvanoğulları Yeral
Yasemin Aysan
Yasemin Sarıkaya Levent
Yıldırım Beyazıt
Yılmaz Değer
Yiğit Gülöksüz
Yonca Yılmaz
Zehra Güngördü
Zeynep Arolat